1 Şubat 2011 Salı

Cüneyt Tanman ile ''Scouting'' Üzerine


Galatasaray Dergisi'nin 98. sayısında Galatasaray Scout Ekibinin başkanı Cüneyt Tanman ile yapılan röportajı aynen yayınlıyorum:

GALATASARAY SCOUT EKİBİ HANGİ AMAÇLA KURULDU?
Türkiye’de transfer konusu hep tartışılır. Menajerler oyuncu önerirler, kulüpler de bu oyuncuların üzerine gider. Transferler biraz aceleyle yapılır, taraftar baskısı etkili olur. Tabi bu arada oyuncunun fiyatı birse iki olur, başarı şansı da azalır. Onun için kulüplerin kendi oyun felsefelerine uygun, daha genç, olmamış, daha hesaplı oyuncuları bulabilmeleri için ciddi bir oluşum içine girmeleri gerekiyor. Bizim ekibimiz bu amaçla kuruldu.

KAÇ KİŞİLİK BİR EKİP OLUŞTURDUNUZ?
Şu anda Türkiye içinde yedi tane Scout’umuz var. Dört tane de gönüllü arkadaşımız var. Özellikle Avrupa’da, Almanya’da, Güney Amerika’da belirli ayaklarımız olacak, bu çalışmaları yapıyoruz. Afrika’yla ilgili bir arkadaşımız var, o konuda uzman, daha önce Afrika’da çalışmış, Afrika futbolunu bilen. Burada da dünyanın her yerindeki maçları izleyebildiğimiz bir sistem kurduk. Ayrıca sadece burada değil, scoutların kendi evlerinde de aynı imkanlar mevcut. Herkesin bir nevi ev ödevi oluyor, arkadaşlarımız evlerinde de çalışmalarını sürdürüyorlar. İzledikleri maçlarla ilgili, belirli sürede belirli raporları bize sunuyorlar. Scoutların şifreyle girebilecekleri bir web sayfası kurduk, oraya girerek raporlarını işliyorlar. Bu raporlar direkt olarak bana geliyor, ben onayladığım takdirde de Adnan Sezgin’e gidiyor.

BUGÜNE KADAR Kİ KISA SÜREDE NELER YAPTINIZ VE BUNDAN SONRASI İÇİN NE GİBİ HEDEFLERİNİZ VAR?
Tabi çok yeni kurulduk. Şu anda daha kurulum aşamasındayız. Ama yine de aşağı yukarı 200’e yakın oyuncuyu raporladık. Şu anda bilgisayardaki havuzumuzda 200 tane oyuncunun raporu hazır. Tabi sadece izlemek önemli değil. Bunun kulübün genel bir projesi haline dönüşmesi gerekiyor. Altyapıyla ve üstyapısıyla koordineli çalışıp, beğenilen ve izlenilen oyunculardan en uygun olanların kulübe kazandırılması gerekiyor. Tabii bu izlenen oyuncularda da bir standart gerekiyor. Bizim takımımızda ya da altyapımızda oynayan oyuncuları bilmeden elmayla armutu mukayese etmek gibi olmamalı bizim yaptığımız. Onun için kendi takımımızı, kendi altyapımızı iyi bilmeliyiz ki onlardan daha iyi oyuncuları bulup oralara getirebilelim. Buna ilaveten bulduğumuz oyuncuları kullanmak için projeler geliştirmek zorundayız. Tüm oyuncuları Galatasaray A Takımında kullanabilme şansımız yok. Yaşları itibariyle, prosedür itibariyle hepsini altyapıya getirme şansımız da yok. Onları yerinde değerlendirme fırsatı olmalı. Bunun için çeşitli projeler düşünüyoruz. Yani bir günlük iki günlük bir çalışma değil bu. Bu yönetimin, bundan sonraki yönetimin, Cüneyt’in ya da Ahmet’in işi değil. Burada kurulacak sistemin Galatasaray’a ömür boyu hizmet verebilmesini amaçlıyoruz. Yoksa bugüne kadar bu tarz çok yapı kurulmuş, üç tane beş tane eski oyuncu gelip maçlar izlemiş, dışarıdan kulak dolgunluğuyla bazı isimler gelmiş… Ne olmuş, altı ay sonra yönetim değişmiş, başkaları gelmiş, sil baştan yapılmış her şey. Biz böyle olmak istemiyoruz tabi. Burası kalıcı olmalı. Cüneyt olmasa da buradaki arkadaşlar olmasa da sistem işlemeye, oyuncu üretmeye devam etmeli. Buranın bağımsız olması da o bakımdan güzel. Ayrı bir yerde, kendi içinde çalışan bir birim burası. Ama bu demek değil ki teknik direktörümüzle, altyapı koordinatörümüzle ilişki içinde olmayacağız. Tam tersi, her an işin içinde hepsinin olduğu, her şeyi istedikleri anda önlerinde bulabilecekleri bir sistem kurmaya çalışıyoruz. Sadece oyuncuları bulmak önemli değil. Biz oyuncuları izliyor, raporlarını tutuyoruz ama onların yaşamları, sözleşme süreleri, bonservis bedelleri gibi etmenlerin değerlendirilmesi bu koordinasyonla olabilecek işler. Bu oyuncuların ne şekilde kullanılacağı da aynı şekilde. Scouting “Ya işte oyuncu bakıyorlar” gibi bir iş değil. Çok daha komplike bir iş. Zaten artık federasyon da kulüplere scouting ekibi kurma konusunda meşruiyet koyacak. Bizim ayrıca bizimle çalışacak arkadaşlarımızdan istediğimiz bir şey olacak. Eski futbolcu olabilirler, 30 sene de futbol oynayabilirler ama bu yeterli değil. Mevcut scoutlarımız bir scouting sertifika programına katıldılar ve sertifikalarını aldılar. Biz gelecek yeni arkadaşlardan da o belgeyi isteyeceğiz. Sonuçta bir ay gibi bir süre oldu kurulalı. Bu süre zarfında fena gitmedik ama bunun meyvelerini de hemen görmeyeceğiz. Bu ara transfer döneminde mutlaka küçük bir katkımız olmuş olabilir ama asıl amaç genç, yetenekli, gerek fiziksel gerek mental anlamda Galatasaray’a yakışacak oyuncuları bulmak ve Galatasaray’a kazandırmak olacaktır.

SCOUT EKİBİ PROJESİNİN İLK DİLE GETİRİLMESİYLE KURULMASI ARASINDA BİR FARK VAR. BU SÜREDE NELER OLDU?
Daha önce bana bu ekip kurulursa başına geçip geçmeyeceğim soruldu ama ben açıkcası çok sıcak bakmıyordum. Çünkü daha önce de yapılan girişimler vardı ve kaderleri hep aynı olmuştu. Eski sporcular için bir iş imkanı yaratan kısa süreli, biraz politik planlardı bunlar. O bakımdan biraz hafifsemiştim aslında ilk etapta. Ondan sonra belirli bir dönem elbette Galatasaray yönetiminin çok yoğun işleri vardı, özellikle yeni stadın açılış sürecinde. Birçok faktör bu projenin kısa bir süre ertelenmesine neden oldu diye düşünüyorum. Yine de bu yoğun bir dönemde, Galatasaray’ın artık bu sistemi mutlaka kurması gerektiğine inandıkları için düğmeye bastılar. İşi biraz inceledikten sonra bana da sıcak gelmeye başladı. Bu işin aslında gazetede yazı yazmaktan, televizyonda yorum yapmaktan daha fazla keyif de alacağım ve bana daha yakışan bir iş olduğunu gördüm. Bir şeyleri keşfetmeye çalışmak, Galatasaray’a arzuladığım tipte oyuncuların kazandırılması için bir şeyler yapabilmek heyecan verici olacaktı. Gazetede, televizyonlarda Galatasaray’ın transfer politikasını eleştiriyorduk. Uzaktan bakmak, eleştirmek kolay ama bir şey üretmek çok zor. Üretmek bana daha cazip geldi. Galatasaray’ın sahada kötü gittiği, takıma çok acil takviyeler yapılması gereken bir dönemde kurulduk. Bunun için de çok acil bir şeyler yapmaya çalıştık. Oyuncuları bir iki maç izleyip raporladık mesela ama Galatasaray’ın daha uzun süreli izlemeler, daha dikkatli araştırmalar yapması gerekiyor. Biz bu dönemde sadece izledik, iki üç maçlık izlemeyle raporlar verdik. Çok sağlıklı değil tabi. Ayrıca bir teknik direktör var, o teknik direktörün kafasındaki bir oyun şablonu var. Kısa sürede yapılacak takviyelerin de teknik direktörün isteğiyle olması doğal. Ama tabi ilerisi için bunun ideali bütün bu işlerin koordineli yapılması. Ciddi izlemeler ve verilerden sonra bu oyuncuların alınabilmesi.

TEKNİK EKİPLE İLİŞKİNİZ NASIL? YANİ ÖRNEĞİN HAGİ GELİP “ŞU MEVKİİYE OYUNCU LAZIM” MI DİYOR, “ŞU MEVKİİYE ŞU ÖZELLİKLERİ OLAN BİR OYUNCU LAZIM” MI DİYOR, YOKSA “ŞU OYUNCUYU BİR İZLEYELİM” Mİ DİYOR?
Şu an için teknik direktörden çok Adnan Sezgin’le ilişkim oluyor. Şu anda çok fazla detay sormuyoruz, çok fazla şeyi de irdelemiyoruz. Yani spesifik olarak söylenen görevin üstüne gidiyoruz. Bize oyuncu söyleniyor, o andan itibaren kaç tane maçını izleyebiliyorsak izliyor ve raporunu hazırlıyoruz. Bu transfer dönemi için böyle oldu. Çünkü biz trene yarı yoldan binmiş durumdayız, giden bir sistem var ve bu sisteme çomak sokmak değil bizim amacımız. Bizim amacımız bu trenin makinistine yardımcı olmak. En azında ilk etepta. Ama bizim sistemimiz tam olarak işlemeye başladığında, ki bu belki iki, üç, beş sene alabilir, o zaman her şey farklı olacaktır. Biz bu transfer dönemi için değil, daha uzun vadeli hedefler için çalışıyoruz temelde. Bu da Galatasaray’ın çağdaş bir oyuncu izleme ve takıma kazandırma sistemine kavuşması olarak özetlenebilir. İşte bunu başardığımız vakit, teknik ekibimiz bize “bu tarz bir oyuncuya ihtiyacımız” var dediğinde ona bir oyuncu havuzu sunabileceğiz. O oyuncuların hangi sistemde oynayabilecekleri, akla gelebilecek tüm detayları görebileceğimiz bir portföyümüz olacak. Şu anda da var ama yeni kurulduğumuz için hem bizim kendimize güvenimiz, hem de yukarıdakilerin bize güveninin henüz tam olarak oluşmadığı bir noktadayız. “Bu oyuncuyu değil de şu oyuncuyu alalım” demek için henüz hazır değiliz. Yeterince çalışıp ortaya çok önemli veriler koymamız gerekli. Hagi şu anda bizim en başarılı scoutumuz. Bizim gibi 2-3 maçla değil, yıllardır izlediği adamların alınmasını istedi. Futbol bilgisi, kariyeri ve takımın teknik direktörü olarak, oynatacağı sisteme uygunluğunu ölçme açısından onun bu seçimleri yapması çok doğal. Biz de dediğim gibi bu süreçte sadece giden trenin makinistine elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ancak ileride o trenin kalkışı, yolda hangi duraklara uğrayacağı gibi konularda işleyişin içinde olmayı planlıyoruz.

MANCHESTER UNITED, ARSENAL, BARCELONA, AZ ALKMAAR, UDINESE GİBİ KULÜPLERİN ÇOK GELİŞMİŞ SİSTEMLERİ VAR, SİZİN DE BAHSETTİĞİNİZ GİBİ. BİZ BU SİSTEMLERDEN HERHANGİ BİRİNİ Mİ BENİMSİYORUZ, YOKSA KENDİ MODELİMİZİ Mİ YARATIYORUZ?
Tabi ki bizim yapımıza uygun bir model yaratıyoruz. Ancak doğru projeleri incelemek faydalı oluyor. İşe başlarken scouting’in oyuncu izlemek, beğenmek, takıma kazandırmak olduğunu biliyorsun ama incelediğinde görüyorsun ki olaylar çok farklı boyutlarda. Uzmanlığı olan insanlar var, onlardan faydalanıyoruz. Onlarla yaptığımız toplantılarda yeni bir şeyler keşfetmek çok keyifli oluyor. Tabi önümüzde çok geniş bir çalışma alanı var, iyi yapılanmamız gerekiyor ve biz henüz bu yapılanmayı tamamlamadık.

MEDYADA BAZI ESKİ OYUNCULARIMIZIN BİZİM İÇİN OYUNCU İZLEDİKLERİ YAZILDI ÇİZİLDİ…
Yani evet bunlar oldu, olmadı değil, ancak yine kısa vadeli çözüm arayışlarıydı. Biz bugün bir ülkeye oyuncu izlemek için iki üç günlüğüne gidebiliriz ama o oyuncunun ikna edilebilmesi, özel yaşamıyla ilgili bilgilerin alınabilmesi, her türlü ayrıntıyla ilgilenilebilmesi için bizim orada kollarımızın olması lazım. Bizim için bunları yapacak insanlar olacak.

GALATASARAY FUTBOL AKADEMİSİ’NDE DE AHMET KESİNKILIÇ HOCAMIZIN ÖNDERLİĞİNDE ÇALIŞAN BİR SCOUTING EKİBİ VAR. ONLAR DA ALTYAPI ÖZELİNDE ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRÜYORLAR. ANCAK SİZİN YÖNETİMİNİZDEKİ EKİP DE SADECE A TAKIM İÇİN DEĞİL ALT YAŞ GRUPLARI İÇİN DE ÇALIŞMALAR YAPIYOR. İKİ EKİBİN NASIL BİR İŞBİRLİĞİ VAR BU NOKTADA?
İlk geldiğim günlerde A2 Takımın başındaki Orhan Hoca’yla konuştum, fikir alışverişinde bulunduk. Milli Takım’da Hiddink ve Ersun Yanal bu tarz bir oluşumun parçaları ama birbirleriyle görüşmüyorlar. Ben gazetede yazarken bunu eleştirmiştim. Biz aynı hataya düşmemeliyiz. Onların takip ettiği oyuncuyu, bizim takip ettiğimiz oyuncu gibi bir ayrım asla olmaz, koordineli çalışmamız gerekiyor elbette. Her şey sistem dahilinde yapılmalı. Burasının onlara da açık olması, bizim de onlarla beraber her türlü organizasyona katılabiliyor olmamız gerekir. Bizim altyapıyla da, üstyapıyla da, Tugay Hoca’yla da, Hagi’yle de; herkesle iletişimimiz olması gerekir. Böyle de olacak. Zaten başka türlüsü mümkün mü, amacımız ortak olduktan sonra… Ahmet Hoca ben altyapıda futbol oynadığım dönemde benim hocalığımı yapan, kendisini Galatasaray’a adamış bir ağabeyim. O bizim başımızın tacı. Şu anda ayrı iki birim gibi görünüyoruz ama işin aslı birlikte olmak… Şimdi o ekibin aylardır çalışıp biriktirdiği bir takım veriler var. Bizde de birikmeler başladı. Bunlar birleştiğinde Galatasaray Scouting Ekibi de kendi alanına yerleşecek.

YABANCI OYUNCULARIN ALTYAPIYA KATILMASININ ÖNÜNDE BAZI HUKUKİ ENGELLER VAR. ÖRNEĞİN EBEVEYNLERİNDEN BİRİ TÜRKİYE’DE ÇALIŞMIYORSA OYUNCUYU GETİREMİYORUZ. BU KONUDA FEDERASYONUN BİR ÇÖZÜM PLANI VAR MI, EĞER YOKSA BİZ NASIL BİR PLAN UYGULAMAYI DÜŞÜNÜYORUZ?
Bu konuda da ciddi çalışmalarımız var. En uygun modeli seçmeye çalışıyoruz. Şimdi bütün sırlarımızı da vermeyelim, yurtdışında yapılanmak için projelerimiz var diyelim genel anlamda. Zaman içinde tüm çalışmalarımız yine dergimiz aracılığıyla, Galatasaray medyası aracılığıyla takip edilecektir zaten.

SON OLARAK ŞUNU SORALIM. OLUŞTURDUĞUNUZ RAPOR NASIL BİR ŞEY? BİR RAPORDA NELER VAR?
Raporları hazırlayan scoutların tümü mutfaktan yetişmiş isimler. Futbolu biliyorlar ve ilk bakışta iyi olan bir şeyi fark edebiliyorlar, bu yetenekleri var. Ancak yine de 3-4 tane 90 dakika izlemeden karar vermek yanıltıcı olabiliyor ve öncelikle bunu dikkate alıyoruz. İkinci olarak oyuncunun çabukluğu, sürati, tekniği, becerisi, devamlılığı, takıma uyumu, kolektif anlayışı, kademe anlayışı, yardımlaşması gibi temel konuları dikkate alıyoruz. Bunları puanlıyoruz ve ileride bunları görüntülerle de desteklemek istiyoruz. Daha sonra ligin kalitesini dikkate alıyoruz. Bu da çok önemli. Meksika Ligi mi, Bundesliga mı, Premier Lig mi, oyuncuyu mutlaka oynadığı ligin seviyesine göre değerlendiriyoruz. Kariyeri, yaşam tarzı, sözleşmesi, fiyatı; hepsi transferde etkili kıstaslar. Tabi hedef oyuncularımız oluyor, onları daha farklı bir gözle izliyoruz. Hani abartılı bir örnek ama hedef oyuncu Messi’yse, onu izliyorsak, o arada bizim gözümüze Xavi çarpabilir, Iniesta çarpabilir. Onlara da bakıyoruz. Onları da izlenmesi gereken oyuncular olarak ayıklayıp not düşüyoruz.

Yakarız Bu Formayı İmza Attığın Gün !

Yakışmamış El Nino'ya. Biz onu yanında Suarez varken görmek isterdik. Olmadı, olamadı.


Öfkeli Liverpool taraftarı Torres'in formasını ateşe verirken.